Kronik ağrılarla yaşamak hem fiziksel hem de psikolojik açıdan oldukça yıpratıcı olabilir. Nöral terapi, vücuttaki sinirsel blokajları çözerek bu ağrıların kaynağını ortadan kaldırmayı amaçlayan etkili ve doğal bir tedavi yöntemidir. Bu yöntem, özellikle uzun süredir devam eden ve nedeni tam olarak belirlenemeyen ağrılar için umut verici bir çözüm sunar. Bütüncül tıp yaklaşımına uygun olan nöral terapi, vücudun kendi kendini onarma kapasitesini harekete geçirir. Bu yazımızda Elvin Güner olarak nöral terapiyi inceleyceğiz.
Nöral terapi, lokal anesteziklerin çok düşük dozlarla sinir noktalarına, skarlara veya tetikleyici alanlara enjekte edilmesiyle uygulanır. Bu sayede hücresel hafıza sıfırlanır ve vücudun kendi kendini iyileştirme mekanizması aktive edilir. Otonom sinir sisteminin regülasyonu bu tedavinin temelini oluşturur. Nöral terapi yalnızca ağrıyı değil, ağrıya sebep olan sinirsel dengesizlikleri de hedefler. Bu yöntem, hastanın geçmiş travmalarını, ameliyat izlerini veya geçirilen enfeksiyonları göz önünde bulundurarak uygulanır. Böylece ağrıya neden olan temel sorun giderilmeye çalışılır.
Fibromiyalji, migren, bel ve boyun fıtıkları, ameliyat izleri, spor yaralanmaları gibi pek çok kronik ağrı durumu nöral terapi ile tedavi edilebilir. Ayrıca geçmişte yaşanan travmaların neden olduğu sinirsel bozukluklar da bu yöntemle hafifletilebilir. Diğer yandan, sindirim sistemi bozuklukları, hormon dengesizlikleri, uyku problemleri gibi fonksiyonel rahatsızlıklarda da nöral terapiden yararlanılabilir. Bu yöntem sadece bir semptom tedavisi değil, bütünsel bir iyileşme aracı olarak değerlendirilmelidir.
Nöral terapi kısa süreli enjeksiyonlar şeklinde uygulanır. Her hasta için kişisel bir plan oluşturulur ve genellikle 3 ila 6 seans arasında tamamlanır. Seans aralıkları haftalık veya iki haftalık olabilir. Uygulama sonrası kişi günlük yaşantısına hızla dönebilir. Minimal yan etki riskiyle güvenli bir yöntem olarak öne çıkar. Tedavi süreci boyunca vücutta enerji artışı, ağrılarda hafifleme, uyku kalitesinde artış gibi olumlu etkiler gözlemlenebilir. Ayrıca tedavi sürecinde beslenme, stres yönetimi ve fiziksel aktivite gibi faktörler de bütüncül bir şekilde değerlendirilmelidir.